Sivil Savunma ve Afet Yönetimi

Cumartesi

Teknoloji Devi Japonya Neden Bayraktar TB2’nin Peşinde?



Dünyanın en gelişmiş teknoloji ülkelerinden biri olan Japonya, savunma alanında dikkat çekici bir adım atmaya hazırlanıyor: Türkiye’nin dünyaca ünlü silahlı insansız hava aracı (SİHA) Bayraktar TB2’yi envanterine katmak. Peki, yerli üretim teknolojiler konusunda bu kadar ileri olan Japonya neden TB2’yi tercih edebilir?

Hazır ve Savaşta Kanıtlanmış Bir Çözüm

Japonya, Doğu Çin Denizi’nde artan Çin faaliyetleri, Kuzey Kore’nin füze denemeleri ve Rusya ile yaşanan gerilimler nedeniyle hızlı bir gözetleme ve caydırıcılık çözümüne ihtiyaç duyuyor. Yerli bir SİHA geliştirmek yıllar alırken, TB2 hemen teslim edilebilir ve sahada kanıtlanmış bir platform.

Gerçek Muharebe Tecrübesi

Bayraktar TB2, Suriye, Libya, Karabağ ve Ukrayna gibi sıcak çatışma bölgelerinde operasyonel başarılarıyla kendini kanıtladı. Japonya’nın yerli İHA’ları henüz bu ölçekte bir savaş tecrübesine sahip değil. Bu nedenle TB2, Japonya için düşük riskli bir yatırım anlamına geliyor.

Maliyet–Performans Avantajı

Yüksek teknoloji, genellikle yüksek maliyet demek. Japonya, TB2 ile çok daha düşük maliyetle geniş kapsamlı hava gözetleme ve vurucu güç elde edebilecek. Uygun bakım–işletme giderleri sayesinde, aynı bütçeyle daha fazla platform konuşlandırabilecek.

Stratejik Çeşitlendirme ve İttifaklar

Savunma tedarikinde ağırlıklı olarak ABD’ye bağımlı olan Japonya, TB2 alımıyla tedarik kaynaklarını çeşitlendirecek ve Türkiye ile savunma alanında iş birliğini güçlendirecek. Ayrıca Türkiye’nin teknoloji transferine açık tutumu da cazip bir avantaj.

Geçiş Platformu Olarak TB2

Japonya, kendi yüksek teknolojili SİHA’larını geliştirene kadar TB2’yi eğitim ve doktrin geliştirme sürecinde kullanabilir. Hem aktif görevlerde yer alır hem de operatörlerin tecrübe kazanmasını sağlar.

Sonuç

TB2, Japonya için “en gelişmiş sistem” olmayabilir, ancak hızlı, kanıtlanmış, uygun maliyetli ve güvenilir bir çözüm. Bu satın alma gerçekleşirse, Bayraktar TB2 sadece Asya-Pasifik’te değil, tüm dünyada stratejik önemini daha da pekiştirecek.